Metalin Hikayesi
Demir, cevherinden ilk olarak 5000 yıl önce arındırılmıştır. 18. yy.a kadar indirgeyici olarak odun kömürü kullanılmıştır. 18 yy. başlarında odun kömürünün temini zor ve pahalı olmaya başlamıştır.
Demirin elde edilmesi cevherin, demirin ergime noktasına kadar ısıtılması ile olmuştur. Sıvı demir daha sonra pik adının verildiği ingotlar halinde dökülmüştür. Ingotlar daha sonra eritilerek kalıplara dökülmüş veya dövülerek ham demir çubuklar haline getirilmiştir. Bunlardan ham demir daha az kırılgan ve şekillenebilir olanıdır. Elde edilmesinde çabalar kömürün kullanılması yönünde olmakla birlikte ihtiva ettiği kükürt nedeniyle demirin çok kırılgan olmasına neden olmuştur. 1709 yılında İngiltere’de kömür kullanarak pik demiri üretiminde başarılı olan Abraham Darby I, kömürün koka dönüştürüldüğü bir proses keşfetmiştir. Böylece demir elde etmede kok kullanılabilmiştir. Darby, icadını bir sır olarak saklayarak ancak kendinden sonra gelen aile bireylerine aktarmıştır.
Sırlarını sakladıkları için de kok kullanımı 18. yy.ın ikinci yarısına kadar yaygınlaşamamıştır. Darby’nin yöntemi ancak pik demir üretiminde kullanılabilmiştir. Ham demir ve çelik üretimine yönelik arayış sürdürülmüştür. O zamana kadar çelik üretimi çok pahalı ve kullanımı kısıtlı idi.
Dökümün Hikayesi
Alüminyumun tarihçesi, arkeolojik bulgulara göre M.Ö. 4000. yıllardan başlayan bir geçmişi vardır. Eski çağlarda kullanılan eritme ocaklarında genellikle bakır cevheri ile odun, tabakalar halinde doldurulur ve ayakla çalışan keçi derisi körükler yardımıyla eritilen metal, taş veya pişirilmiş kilin işlenmesiyle elde edilen kalıplara dökülürdü. Döküm tekniği, önceden tek parçalı açık kalıplarla balta gibi yassı parçaların üretimi için kullanılırdı, daha sonra yuvarlak biçimli parçaların üretilmesi için iki veya daha çok parçalı kalıpların kullanılması ile gelişti.
M.Ö. 2000. yıllardan itibaren içi boş parçaların üretilmesi için pişirilmiş kilden maçalar üretilmeye başlandı. Bunun yanı sıra kalıplamada mum modellerin kullanıldığı ve ısıtılarak eritilen mumun kalıbı terketmesiyle kalıp boşluğunun oluşturulduğu hassas döküm yöntemi de aynı çağlarda geliştirilmiştir. M.Ö.1500 yılından başlayarak döküm tekniğinin özellikle Mezapotamya ve Çin’de çok geliştirildiği ve Çinlilerin çok parçalı kalıplarla karmaşık parçaların üretiminde ustalaştığı görülmektedir. Geliştirilen bu teknikler savaşlar ve göçebe insanlarla birlikte Akdenize ve daha sonra Avrupa’ ya ulaştı. Mısırlı ustaların da metal döküm tekniğine çok önemli katkıları olmuştur.
Avrupa’da döküm uygulamaları, başlangıçta kiliselerin himaye ve kontrolünde gerçekleşmiş ve dökümcüler 13.yüzyıla kadar genellikle kiliselere çan dökmek ile uğraşmışlardır. Nitekim ilk bronz top, döküm ustası bir rahip tarafından 1313 yılında dökülmüştür. Bunun yanında özellikle İtalya’da çok sayıda sanat dökümü üretilmiş, papalık dökümhanesinin başında bulunan ustalar döküm teknolojisi hakkında ilk kitapları hazırlamışlardır. Rönesans’tan sonra canlanan sanat uygulamaları ve ticaret, bağımsız bir döküm sanayinin gelişmesinin başlangıcı olmuştur.